30 Eylül 2013 Pazartesi

Bana arkadaşını söyle

Bana arkadaşını söyle

Kişi Kim Olduğunu Bilmek İsterse, Kimleri Sevdiğine Baksın! Hz.Mevlâna

 Atasözü der ki ‘Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.’ Bu söz çağların deneyimlerinden süzülmüş çok ciddi bir gerçekliğe işaret eder. Nereye gideceğimizi belirleyen en önemli faktör seçtiğimiz arkadaşlardır. Zira arkadaşlarımız,

• - Kime, hangi ahlaka, anlayışa ve değerlere tahammül ettiğimizi,
• - Kalbimizin hangi değerlere gizliden gizliye ısındığını,
• - İleride giderek kime benzeyeceğimizi gösterdikleri gibi,
• - Tıpkı kılığımız kıyafetimiz gibi, çevremiz tarafından nasıl algılandığımızı da belirlerler.

 - Öyleyse zaman zaman hayatımızdaki eski eşyaları, kırılıp dökülen yerleri, bozuklukları, borçları, hakları temizlediğimiz gibi arkadaş çevresini inceleyip bir temizliğe tabi tutmaya ihtiyaç vardır. Dr. Muhammet Bozdağ


14 Eylül 2013 Cumartesi

SÖZÜ BOZUK MİLLET OLDUK

SÖZÜ BOZUK MİLLET OLDUK


"Ne tükenmez hazinesin ey dil! Ne devasız bir dert! (Hz. Mevlana)

Bozuk olunca maya, ne ar tanır ne de haya."


İNSANIN ÖZÜ SÖZÜNDE DUYULUR

“Çiçeğin özü kokusundan, insanın özü sözünden duyulur. Özü bozuk çiçekten leş kokuları, özü edepsiz insandan da tiksindirici sözler dökülür. Dilini bozar, kelimeleri eğer büker. Küçük düşürücü argoları tiksinmeden kullanır. ‘Lan, oha, moruk, hayvan, ooolum, yavruum, bebe’ gibi iğrenç kelimeleri bel altı küfürleriyle birlikte savurur.


Edepsiz konuşmalar özsaygıyı indirerek hayatı kötüleştirir.

“Sokaklarda çok fazla dolaşan bir insan değilim. Bazen çevrenin sesini duyuyorum ve birçok kez ürperiyorum. Önceki gün, seçkin bir semtin büyükçe marketindeki erkek tezgahtar hanım tezgahtara, ‘Gidicen de o herifin (kocasını kast ediyor) evinde yemek mi pişiricen?’ diye başladığı atışmasını, ‘Evet keyifsizim, keyif y… da olur zaten!’ sözüyle sürdürüyor. Gülüşüyorlar. Ertesi gün apartmanımızın önünde bisikletinin arka tekerleği üzerinde akrobasi yaban bir genç erkeğe kız arkadaşı bağırıyor, oraya çıkmaya g. ister, lan g. ister.’ ve ardından karşılıklı daha inanılmaz, tarif edilmez cümleler.

Kızgınlık vakti dolaşan köpek sürülerini hatırlıyorum. Asla bu kadar edepsiz olduklarını düşünmedim. Şu iki ayaklı yaratıkların edebinde mi konuşuluyor sokakta? Bu hayvanların bile utanç duyacağı üslubu neden bu kadar sık görür oldum? Çağı mı kaçırdım? Mağarada mıydım? Aramızdan bazıları nasıl böylesine bir amipe bile yakışamaz üslubu kendilerine layık görebiliyorlar? Daha otuz yıl öncesine kadar, karşı cinsle konuşacak olsaydık yüzümüz kızarırdı, sözü uzatamazdık. Bu insanları kim eğitiyor? Bu kültürü kimden alıyorlar? Bunlara meleklerin birazcık bile yaklaşması mümkün mü? Bunlardan topluma beladan başka ne gelir?

Japonlarda birisiyle ‘sen’ diliyle konuşmanın büyük bir hakaret olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım. İngilizlerin dillerinden ‘sen-thou’ kelimesini kaldırıp herkesi ‘siz-you’ demeye mecbur ettiklerini öğrendiğimde garipsemiştim.


Edebini kaybeden millet çok geçmeden onurunu da kaybeder...
Saygın söz söyleme üslubunu korumayan millet yeryüzünde yücelemez...
Yücelmek yabancılardan çok bizim hakkımızdır zira biz eşlerine bile ‘siz’ diliyle hitap eden ataların torunlarıyız.”


"İman edenler arasında çirkin söz ve hareketlerin yayılmasından hoşlananalar için dünyada da ahirette de pek acı bir azap vardır." (Nur Suresi.19)

Ya Rabbim edep lütfeyle. Kalbimize hayâ hissi ver. Dilimizi utanç üslubundan temizle. Amin.”

10 Eylül 2013 Salı

Müslüman müslüman'a silah çekemez

Müslüman müslüman'a silah çekemez

“Şüphesiz ki, sizin kanlarınız, mallarınız, ırz ve namusunuz, şeref ve haysiyetiniz, şu gününüzün, şu beldenizin ve şu ayınızın haram olduğu gibi, birbirinize haram kılınmıştır. Rabbinize kavuşacaksınız ve o size amellerinizi soracak.
Sakın benden sonra birbirinizin boynunu vurarak kâfirlere dönmeyiniz."

Ebû Bekre Nüfey’ İbni Hâris radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem veda hutbesinde şöyle buyurdu:

“Şüphesiz ki, sizin kanlarınız, mallarınız, ırz ve namusunuz, şeref ve haysiyetiniz, şu gününüzün, şu beldenizin ve şu ayınızın haram olduğu gibi, birbirinize haram kılınmıştır. Rabbinize kavuşacaksınız ve o size amellerinizi soracak. Sakın benden sonra birbirinizin boynunu vurarak kâfirlere dönmeyiniz. Dikkat ediniz! Burada bulunanlar bulunmayanlara sözlerimi ulaştırsın. Umulur ki, sözlerim kendilerine ulaştırılan bazı kimseler, sözümü işiten bazı kimselerden daha iyi anlayıp koruyabilirler.” Hz. Peygamber, sonra:

– “Dikkat edin, tebliğ ettim mi?” diye sordu, biz:

– Evet, diye cevap verdik. Resûl–i Ekrem:

– “Allahım! Şahit ol” buyurdular.[20]


Veda haccındaki son hutbede Pegamberimiz Efendimiz (sav) cahiliye döneminin her türlü inanç ve amelleri İslamla ortadan kaldırılmıştır. Birbirinin boynunu vurmak kafir adeti olup müslüman müslümana silah çekemez öldüremez. İslamı tebliğ etmek her müslümanın başta gelen vazifelerindendir. Rasulullah dikkatleri çekmek için veya konunun önemini bildirmek için Tebliğ ettim mi sorusunu sorar ve Allah’ı da şahid tutardı. [21]





İNSANLIK HALİ



TARİHE NOT DÜŞMEK



ÖFKE